‘’ Yemin ederim ki her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır. ‘’ Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar öylece ortada kalakalacağız. ‘’ İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur. ‘’ Duvarı yıkacak gücüm yoksa onu yıkmak için kendimi parçalayacak halim yok tabii ki fakat önümde duvar var diye ona boyun eğecek de değilim. ‘’ Evde en çok okumakla vakit geçiriyordum. Böylece içimde kabaran duyguları dış etkilerle bastırmak istiyordum. Okumak bana en uygun dış etkiydi. ‘’
İnsanın “Yeraltı” kafasının içidir… Kafasının içindeki mağaradır… İç dünyasındaki korkak benliğidir…
Dostoyevski, beynin sınırlarını zorlayan bir eserle çıktı karşıma. Aslında bu eser her anlamıyla sınırları zorluyor; vücut bulmak için, anlamak için, anlamlandırılmak için…