aykutsimsek.com

aykutsimsek.com

Öne çıkan

Milena’ya Mektuplar

Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim? ‘’ ‘’ Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın. Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım? ‘’ ‘’ Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün! Aşık biri için ne büyük nimet değil mi? ‘’ ‘’ Milena yardım et bana! Söyleyebildiklerimden daha fazlasını anla! ‘’ ‘’ Milena, kıskanç değilim. Ya dünya minicik ya biz dev gibiyiz, en azından dünyayı tümüyle doldurmaya yetiyoruz. Kimi kıskanacağım …

Sabahattin Ali – Değirmen

Hiç sen bir su değirmeninin içini dolaştın mı adaşım?.. Görülecek şeydir o… Yamulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın kalasların üstünde simsiyah bir çatı… Sonra bir sürü çarklar, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen tozlu kayışlar… Ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğday, mısır, çavdar, her çeşitten ekin çuvalları. Karşıda beyaz torbalara doldurulmuş unlar…Taşların yanında, duman halinde, sıcak ve ince zerreler uçuşur. Halbuki döşemedeki küçük kapağı kaldırınca aşağıdan doğru sis halinde soğuk su damlaları insanın yüzüne yayılır…Ya o seslere ne dersin adaşım, her köşeden ayrı ayrı makamlarda çıkıp da kulağa hep birlikte kocaman bir dalga halinde dolan …

Kürk Mantolu Madonna

‘’ Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. ‘’ Her şeyi, her şeyi bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı. ‘’ İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı. ‘’ İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. ‘’ İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar. ‘’

Şeker Portakalı Alıntıları

Şeker Portakalı kitabı José Mauro de Vasconcelos tarafından yazılan ve onlarca farklı dile çevrilen bir roman. Şeker Portakalı kitabından etki bırakan bazı alıntıları sizler için derledim. Keyifli okumalar. “Dodo, ne hüzün ne tasa öldürür adamı!…” “Garipti, çünkü ben herkesle her zaman konuşurdum. Ama yanıt verme işini içimdeki kuşun yüklendiğini düşünürdüm. “İçimde konuşan küçük kuşum değildi: Yüreğim olmalıydı bu.” “Uyuyalım. İnsan uyudu mu her şeyi unutur.” ” ‘Ağlama yavrum,’ dedi. ‘Hep böyle duygulu bir çocuk olarak kalacaksın, pek çok ağlama fırsatı bulacaksın hayatta.’ ” “- Ağlamak kötü bir şey mi?– Ağlamak hiçbir zaman kötü değildir, budala. Neden sordun?– Bilmiyorum. …

Dalgalar

Beni rahatsız etmemeniz için, sessizce, yalnız başıma oturup kalabilmek için gönül rızasıyla tüm paramı verirdim, Beni öptü. Her şey paramparça oldu. Yine de nefretimizin sevgimizden ayırt edilmesi neredeyse olanaksız. Geçmiş yoktu, gelecek yoktu; ışıktan halkası içinde yalnızca o an, bizim bedenlerimiz ve karşı konulamaz o doruk noktası, esriklik vardı. Korku yüzünden bir şeyler dışarıda bırakıldı. Kibir yüzünden bir şeyler değişti. Farklılıkları vurgulamaya çalıştık. Ayrı olma arzumuz yüzünden yanlışlarımızı ve bize özgü olan şeyleri büyüttük. Hiçbir denge yok bu yeryüzünde. Herhangi bir şeyde ne anlam olduğunu kim söyleyebilir? Bir sözcüğün uçuşunu kim önceden kestirebilir? Şapkalarımızı giyip, kapıyı iterek açarken …

İçimizdeki Şeytan

‘’ İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. ‘’ Bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. ‘’ ‘’ Aşık olmaktan, hakikaten ve deli gibi sevmekten korkuyordu. ‘’ Unutmayın ki, dünya da en korkunç şey, ümidini kaybetmektir. ‘’ Unuttum diyemem fakat üzerimde bir tesiri kalmamış. ‘’

Genç Werther’in Acıları

‘’ Anın tadını çıkaracağım, geçmiş benim için geçmişte kalacak. ‘’ Bu dünyada birinin diğerini anlaması o kadar kolay bir şey değil. ‘’ Sabahları uyanıp parıldayan güneşi gördüğümde ‘ Al işte, yine cenneti andıran bir gün ve yine insanlar bunu mahvedecekler ‘ diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. ‘’ Sevgisiz bir dünyanın yüreğimiz için ne anlamı olabilir? ‘’ Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir? ‘’

Yeraltından Notlar

‘’ Yemin ederim ki her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır. ‘’ Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar öylece ortada kalakalacağız. ‘’ İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur. ‘’ Duvarı yıkacak gücüm yoksa onu yıkmak için kendimi parçalayacak halim yok tabii ki fakat önümde duvar var diye ona boyun eğecek de değilim. ‘’ Evde en çok okumakla vakit geçiriyordum. Böylece içimde kabaran duyguları dış etkilerle bastırmak istiyordum. Okumak bana en uygun dış etkiydi. ‘’

Küçük Prens

‘’ Biliyor musun? İnsan acı çektiğinde güneşin batışını bir başka sever. ‘’ Ne kadar da gizemli bir ülkeydi, şu gözyaşları ülkesi. ‘’ Kendini beğenmiş insanlar başkalarını kendine hayran sanır. ‘’ Sevdiğiniz çiçek, milyonlarca yıldızdan yalnız birinde bile bulunsa yıldızlara bakmak mutluluğunuz için yeterlidir. ‘’ Kişinin kendisini yargılaması, başkasını yargılamasından çok daha zordur. Eğer kendini doğru bir biçimde yargılamayı başarırsan, gerçek bir bilgesin demektir. ‘’

Tutunamayanlar

‘’ Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok. ‘’ ‘’ Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. ‘’ ‘’ Kitap okuyamamak düşüncesi beni korkutuyordu. ‘’ ‘’ İçimin yeni heyecanlar için dolduğunu hissetmiyorum. Fakat bilmeden yeni yaşantılara hazırlıyorum kendimi. İçimde bir Selim ölürken kalan bütün gücüyle yeni bir Selim yaratıyor. ‘’ ‘’ Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum. ‘’

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

‘’ Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için? ‘’Ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de kendisine acınmasını da teselli edilmeyi de istemez. ‘’Ne sana ait bir söz ne de hatıramda bir anı. Yanımda adın geçse bir yabancı umursamazlığıyla başımı bile çevirmem. ‘’Kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlercesi arasından sadece birisi, sonrasız sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası. ‘’Ve sanırım beni ölüm döşeğimden çağırsan birden ayağa …